QNB Finansbank #finans101 #staj

QNB Finans101 staj programı, QNB Finansbank şubelerinde 8 hafta boyunca müşteri ziyaretleri ile satış ve operasyon birimlerini gözlemleyerek profesyonel iş hayatını ve bankacılığın deneyimlendiği, kişisel gelişim eğitimleri ve mesleki eğitimlerle öğrencilerin gelişimine katkıda bulunan 8 haftalık bir staj deneyimidir. Bu süreçte stajyerin, danışmanından destek alması ve geribildirim görüşmeleri yaparak stajını değerlendirmesi gibi imkanlar da sağlanıyor. Ayrıca, staj süreci boyunca SGK,asgari ücret ve yemek ödemesi(sodexo) yapılıyor.

İşe alım sürecinden bahsedecek olursam, öncelikle kariyer sitelerinden online başvuru yapılıyor. Başvuru sırasında Şube- Genel Müdürlük gibi tercihler de yer alıyor. Şubenin ihtiyacı bu değerlendirmede kriter olarak yer alıyor. Başvuru sonucunda olumlu/olumsuz geri dönüş yapılıyor. Olumlu olan adaylara online bir sınav linki gönderiliyor. Bu testi başarıyla geçen adaylar kendi yaptıkları tercihlere göre hangi şubeyi seçtilerse, ilgili Şube Müdürü tarafından yüz yüze mülakata davet ediliyor. Ben Şube tercih ettiğim için Mersin Çarşı şubesine görüşmeye gitmiştim. Mülakat sonucunda olumlu olduğu taktirde QNB Finansbank IK tarafından sözleşme için gereken belgeler ve işe başlangıç tarihiniz mail atılıyor. Benim staj sürecim Temmuz-Ağustos aylarıydı. Haziran sonunda sözleşme imzalanmasıyla staj sürecim başlamış oldu.

                              

Kendi staj sürecimi anlatmam gerekirse, stajın ilk günü QNB Finansbank Genel Merkezi(Kristal Kule)’den hediye bir paketle günüm güzel başladı. Bu kutunun içinde QNB Finansbank eşantiyonları(kupa bardak, ajanda ve bir kalem) ve süreci özetleyen bir kitapçık bulunuyordu. 

                                        

İlk gün staj danışmanım QNB Finansbank ve şube hakkında bilgiler verip, şubedeki diğer kişilerle tanışmamı sağladı. İlk iş günüm, ay sonu ve ay başı işlemleri aynı anda denk geldiği için en yoğun gündü.

İlk iki hafta, dosyalama ve evrak işleri konusunda şubeye destek oldum. Geri kalan zamanlarda müşteri görüşmeleri ve bankayı gözlemleyerek ayrıca Finarmoni eğitimleri ile zaman geçirdim. Staj sürem boyunca Finarmoni’de online mesleki eğitim, kişisel gelişim, liderlik, İngilizce ve daha birçok alanda video bulunmaktaydı. Zorunlu eğitimlerimi ilk hafta tamamladım, sonraki haftalarda Dış Ticaret, Ekonomi ve hobi videoları izleyerek boş zamanlarımı değerlendirdim.


                              QNB Finansbank  FÄ°NANS 101 ÅžUBE STAJ PROGRAMI Ä°ÅŸ Ä°lanı


Üçüncü haftadan itibaren kitapçıkta da bahsettiği gibi, bankadaki tüm birimlerle ilgili bilgi sahibi olmaya başladım. Benim masam üst kattaydı, bu sebeple üst katta olan Küçük İşletmeler, OBİ'ler ve Yüksek Gelir Segmenti birimlerinin işlerine tanık oldum. Üçüncü hafta danışmanımla beraber bir müşteri ziyaretine gittik. Bu görüşmede dış ticaretle ilgili bir firmanın yapısı, kendi kredilerimiz hakkında öğrendiğim bilgileri pekiştirmiş oldum. Müşteri ziyareti gerçekten bir stajyer için hem öğretici hem de stajın en eğlenceli kısımlarından biri diyebilirim.

Dördüncü haftada danışmanım tatile çıktığı için, onun yapması gereken birkaç kredi işlemini, KGF dediğimiz Kredi Garanti Fonu sitesinden firma bilgileri ve gerekli belgeleri yükleyip, firmanın istediği kredi tutarını girmem gerekiyordu. KGF sistemi için oldukça hızlı hareket etmek önemli, çünkü kredilerin bir limiti var! Neyse ki 3 firmanın da istediği tüm kredileri zamanında girerek danışmanımın güvenini boşa çıkarmadım. Stajın en güzel anısı da, gerçekten bir şeyler öğrendiğinizi yaparak pekiştirdiğim an oldu.

Beşinci haftamızda, tüm stajyerlerin de katılacağın online bir görüşme olduğu haberiyle başladı. Bu görüşmede QNB Finansbank staj sürecimiz ve işe alım konularından bahsedilecekti. Buray Bey'in moderatör olduğu görüşmede stajyerler olarak merak ettiğimiz soruları sorduk, işe alım süreci ve şube-genel müdürlük birimlerinin basamaklarından konuşmuş olduk.
                                   

Altıncı ve yedinci haftalarımda, Küçük İşletme birimi için müşteri evrak ve dosyalarını düzenledim. Düzenleme yapmaktan hoşlandığım için, aradığımız kişileri daha rahat bulmak, yeni müşterilerimiz için yeni dosyalar oluşturmak ve belgeleri düzenlemek gerçekten çok zevkli ve oldukça vakit alan bir işlem olduğu için sabah 9'da başlayan ve akşam 6'da biten mesaim için vaktimi doldurmama yardımcı oldu.

 Son haftamı daha çok müşteri gözlemi yapmak, danışmanım ve diğer yönetmenlerle geri bildirim görüşmeleri yapmaya ayırdım. Aynı zamanda stajımda boş bulduğum anlarda blog yazmaya da devam ettim.Ayrıca son haftam da Bölge Müdürünün ziyareti ile bölge müdürüyle de sohbet etme fırsatı yakaladım. Hacettepe Ekonomi öğrencisi olarak, danışmanımın da kredide yardımcı olduğumu söylemesiyle Bölge Müdürünün de takdirini almak beni çok mutlu etti. Stajımın son günü ise şube müdürümüz ile yaptığım görüşme ile stajımı sonlandırdım.

Toplamda 8 hafta süren stajım gerçekten şube bankacılığına olan önyargımı azaltmaya ve bir şeyler öğrenmeme yetti. Bu deneyimi herkesin yaşamasını isterim. Teşekkürler QNB Finansbank!


Finansçının olmazsa olmaz değerleri  “Saygı ve Bağlılık”, “Biz Olmak”, “Yaratıcılık” ve “Liderlik”tir.

#Endeavor #akbank #casecampus Programı! #casecampus2018

Endeavor Derneği, 1997 yılında Peter Kellner ve Linda Rottenberg tarafından merkezi New York’da kurulan dünyanın dört bir yanından, farklı kültürlerden ve alt yapılardan gelen girişimci ve iş insanlarını ortak bir hedef için birleştiren, etkin girişimcileri destekleyen uluslararası bir ağdır. Türkiye ofisi 2006 yılının sonunda açılmış, bugüne kadar ağına 56 girişimci şirket almıştır.
Endeavor Derneği, sürdürülebilir ekonomik kalkınma amacıyla seçilmiş etkin girişimcilere –ümit vaat eden yarının büyük işletme sahiplerine– ivme kazandırmak üzere yerel ve uluslararası fikir önderlerinden oluşan mentor, danışman ve yatırımcı ağı üzerinden maddi ve manevi destek sunuyor. Endeavor Derneği bir yandan en hızlı değer ve nitelikli istihdam fırsatları yaratan bu yenilikçi girişimcilere destek sunarken, diğer yandan sürekli geliştirdiği topluluğunun deneyim ve bilgi birikimlerini değerlendirerek yerel ekosistemleri geliştirme vizyonuyla farklı özendirme ve lobicilik çalışmalarında önderlik yapıyor.
Akbank ana sponsorluğunda Endeavor Türkiye’nin hayata geçirdiği CaseCampus Programı en deneyimli akademisyenleri, en meraklı öğrencileri ve en güncel girişimci hikayelerini Türkçe içerikle ülkemizde ilk defa sınıf ortamından bağımsız bir şekilde bir araya getiriyor. Program, girişimciliği bir kariyer seçeneği olarak düşünen, 30 yaşını aşmamış üniversite lisans 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile lisans üstü öğrencilerini ve bu programlardan son 5 yıl içinde mezun olmuş gençleri başarılı Endeavor Girişimcileri’yle yepyeni ve inovatif, uygulamalı öğrenim ve networking ortamında buluşturuyor.
Ben Endeavor Case Campus programıyla eski fellowlardan biri olan arkadaşım sayesinde tanıştım. Ankara'da Case Campus Road Show etkinliği düzenlenecekti ve Hacettepe, ODTÜ ve Bilkent üniversitesinden aktif 2şer topluluk arıyorlardı. O sene kurmuş olduğumuz Dream&Act ekibimizle biz de bu etkinliğin düzenlenmesinde yardımcı olduk. 4 Kasım 2017 günü Crown Plaza'da Roadshow etkinliği gerçekleşti. Yakın arkadaşımla beraber gönüllü ekipte yer aldığımız için biz case vakalarına katılamadık ancak izlemesi bile gayet öğretici ve keyifli bir etkinlikti. O gün o atmosferi görünce ben de fellow olmak istediğime karar vermiştim.
"CaseCampus Programı 2018 yılı Bahar Dönemi’nde yine Akbank ana sponsorluğunda 75 yeni katılımcısıyla buluşmaya hazırlanıyor! 5. Dönemi’nde CaseCampus, 10 hafta sürecek öğrenim programında yine birbirinden başarılı girişimcilerin vakaları, konferans ve atölye çalışmaları ile program sonrası staj ve mentorluk destekleriyle mezunlarının hayatına değer katmaya devam edecek."  ilanını görünce Nisan 2018’de başlayacak programa  online başvuru formu ile ben de başvurdum. Ön elemede birkaç soruya video ile cevap vermem istendi. Ardından mülakata davet edildim, teyit niteliğinde gerçekleşen telefonla son aşamayı da tamamlamış oldum. Ve seçilen 75 öğrenciden biri olmuştum!
Case Campus Bahar18 Açılış Konferansımız Raffles Otel'de gerçekleşti. Adil Oran'dan iş model kanvas eğitimi ve case çalışmalarıyla konferansımız başladı. 4 Online vaka, 3 konferans katılımı ile 10 haftalık programımız belli oldu. Ayrıca iki haftada bir gerçekleşecek olan online vaka çalışmalarımızla beraber olacak ekiplerimizle aynı masada grup çalışmaları yaptık. Bahar döneminin en kaynaşan ekibi biz olduk, eminim! BB Tower adlı ekibimiz, Berna Beyhan hocamız ve Sinan Bey'in önderliğinde gerçekleşti. İlk online vaka çalışmamız Düğün.com ve ardından Nişfud, İnsider, İyzico ile dönemin online vakalarını tamamladık. İkinci konferansımız 5 Mayıs'ta Levent Avantgarde Otel'de gerçekleşti. 
                                     
Bahar dönemi Kapanış Konferansımız yani mezun olacağımız gün 9 Haziran Cumartesi günü Kuruçeşme La Mancha'da gerçekleşti. Girişimcilik ekosisteminde yetenekli öğrencilerin yer aldığı, alanında uzman ve deneyimli girişimci ve eğitmenlerden çok şey öğrenip çok da eğlendiğimiz program bu sayede tamamlanmış oldu. Şimdi Alumnisi olduğumuz Endeavor Case Campus programı girişimcilikle ilgilenen tüm öğrencilerin katılması gereken bir program. Programı sevdiren mükemmel ekip BB Tower ekibiyle yollarımız ayrılmasın!

AIESEC ve Liderlik Tecrübesi

  Hacettepe Üniversitesinde 1 sene hazırlık yılının ardından yaz tatili geldiğinde bölümle alakalı araştırma yapmaya başlamıştım. Hem Ankara'daki gezilecek yerleri, tiyatroları hem de öğrencilere yönelik toplulukları araştırıp listeledim. AIESEC de kendi arkadaş çevremin fotoğraflarında gördüğüm bir isimdi yalnızca. Sayfayı inceleyip kayıt bıraktığımda direkt geri dönüş yapmaları öğrencileri önemseyen bir topluluk olduğu izlenimini bıraktı bende. Ardından facebook sayfasından takip etmeye başladım. Eylül ayında tanışma toplantıları olduğuna dair bir form gördüm ve yakın arkadaşlarıma da haber verip formu doldurdum.

  AIESEC Tanışma Toplantısına iki yakın arkadaşımla beraber gittik. Tamamı gönüllü çalışan öğrencilerden oluşan bir topluluktu. Önce AIESEC'i ve kendi tecrübelerini tanıttılar bizlere. AIESEC Alümnileri, yönetim kurulu başkanı ve değişim yapmış kişileri ilham veren konuşmalarını dinledik. Başvurunun ikinci aşaması olan mülakata ben ve iki arkadaşım da davet edildi. Mülakat günü için "x hanım/bey" ile mülakatınız var diye arandık. E tabi öyle hanım/bey diyince biz giydik beyaz gömlek kalem etek, gergince gittik mülakata. Karşımızda gayet spor giyinen ve rahat görünen insanları görünce giydiklerimize pişmanlık yaşasak da rahat geçen bir mülakat ardından sonuç aşaması geldi. Ben olumlu cevap almıştım lakin diğer iki arkadaşım seçilemediği için kendi sonucuma pek de sevinemedim ve motivasyonum biraz düşük başladı bu yüzden AIESEC serüvenim. Çünkü başta gayet soğuk, insanları tanıyıp ona göre hareket eden ve katiyen yapmacık tavır sergilemeyen biriyim. Bu yüzden ilk izlenimim sanırım arkadaş canlısı görünmüyor :D

  İlk gün 5 saat süren eğitimde hem kendi okulumdan hem diğer üniversitelerden birçok kişiyle tanıştım. Ayrıca, AIESEC üyelerindeki profesyonel hava beni motive etmeye yetmişti. Sıra geldi takımlarımızın açıklanma zamanına. AIESEC bir dernek olduğu için, bir yönetim kurulu ekibi ardından her birim için birkaç takım lideri ve her liderin en az 3 kişiden oluşan takımları vardı. Benim takımım  Incoming Global Talent (Gelenler Taraflı Uzun dönemli Kurumsal Stajlar) birimiydi. Takımımda önceden tanıştığım kimse yoktu, diğer arkadaşlarım başka takımlara seçilmişti. Ancak kendi takımım gayet sıcakkanlı kişilerden oluşuyordu. IGT takımının geçmişte Ankara'nın büyük başarıları sebebiyle bir nevi HIGH GT olduğundan bahsettiler. Birkaç ay içinde HIGH GT polarım ile AIESEC'in motivasyon kongresi olan ATEMCO'ya katıldım. Benim için gerçekten çok büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Antalya'da gerçekleşen kongrede liderlik, kişisel gelişim ve dünya konularıyla ilgili ingilizce eğitimler ve workshoplar yanında yurtdışına çıkmadan önce yardımcı olacak Kültürel Hazırlık eğitimlerine katıldım ve 600'e yakın delege ve eğitmenle beraber eğlenceli ve öğretici bir tecrübe yaşadım. Tribe adı verilen 10 kişilik ekipte kendi şehrim dışında farklı LC'lerden hala görüştüğüm ve kısa sürede en güzel paylaşımları yaşadığım insanlarla tanıştım. ATEMCO'nun en güzel yanı benim için o insanlardı diyebilirim. Ayrıca kaldığımız otelde Samuel Eto'o da vardı tam gideceğimiz ana denk geldiği için uzaktan izlemekle yetinmiştik :D


                                                                                                                                  
Kongre sonrası motivasyonla liderlik başvurusu yaptım ve kendi birimimde Ocak ayında liderlik tecrübeme başlamış oldum. Bir buçuk ay tecrübenin ardından Yönetim Kurulu değişimi ve yeni üyelerin Mart ayında şubemize dahil olacağı için tekrar üyelik/liderlik başvuruları açıldı. Bu kez yine Incoming(Gelenler) tarafından kopmadan ancak Global Volunteer alanında lider seçildim.

 Yeni üyeler için tanışma toplantısı gerçekleştiği gün orada bir dönem önceki halimi diğer insanların yüzlerinde görmek bambaşka bir his. O yollardan geçtiğinizi hatırlamak, o heyecan...Mülakat dönemi ardından seçilen kişilerle tanışma günü geldiğinde diğer liderlerle beraber yeni takımımızla tanışmak için heyecanla eğitimlerin bitmesini bekledik.

 Ardından Incoming kısmına seçilen üyeler ve 5 liderle beraber ayrı bir alanda tanışma anına geldi sıra. Herkesin peçete rulosundan kopardığı peçete sayısı kadar kendi hakkında bilgi vereceği bir oyunla tanışmaya başladık. Sıra Aslıhan adında bir kıza geldiğinde en çok peçeteyi kopartan belki de bizi en korkutacak cevapları veren o oldu. Dışarıdan AIESEC'i çabuk bırakabilecek, insanların üzülmesini umursamayan bir kız gibi görünüyordu. Balığı üzgün olduğu için ölmesine göz yumduğunu anlattığı hikayenin ardından ortamı yumuşatmak için "Bu kızın lideri yandı valla diye nüktelerde bulundum, o kız hariç herkes eğlenmişti. Ve Yönetim kurulu üyemin bana bakışıyla anlamıştım ki o kız benim takımımdaydı... Aslıhan'dan kötü bir elektrik almamıştım aksine elektriğim başta tutmuştu. Tek korkum yaptığım nükteler üzerine bir lider olarak hem AIESEC'e hem kendime nasıl ısındıracağım yönündeydi.
 Kendi takımımın açıklanmasıyla takımıma önceden aldığım jelibonla beraber bir cafeye tanışmaya gittik. Jelibon alma sebebim her renk jelibonun farklı bir duyguyu simgelemesi, ve hangi renk jelibon yiyorsan o duyguyu hissettiğin bir hikayeyi anlatacak oluşundu. Takımım bu oyunla beraber hem farklı hikayeler anlattı hem birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk. ATEMCO tribe grubumdan sonra benim için en güzel tecrübe kendi takımımdaki insanlardı. AIESEC hayatımızda olmasa dahi sevip görüşeceğim insanlar edindim. Bir lider üye ilişkisinden çok yakın arkadaş ilişkisi diyebiliriz, sık sık birbirimizle uğraştığımız tatlı bir ekip olarak kalacak benim için. Beraber sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz, heyecanla beklediğimiz en güzel deneyim...Üstelik Aslı'yla ilk toplantıda bu konuyu konuşup tatlıya bağlamıştık. Ve bir spoiler vereyim Aslı hala benimle beraber AIESEC'e severek devam ediyor ve manager olduğum ekipte benim takım ortağım!


 Yeni takımımla ikinci toplantıya bavulumla katıldım. Bavul da AIESEC'in katılacağım ikinci kongresi NATCO içindi. NATCO, İstanbulda gerçekleşecekti. Kongreye gidecek oluşum toplantı yapmama engel olmadı çünkü takımı ilk başlarda daha yakından tanımak istiyordum ve en yakın zamanda görev bilinci oluşması için ne yapmaları gerektiğini anlatmam lazımdı. Ancak şöyle bir sorun vardı ki iGV alanında ben de yeniydim ve takımın tüm görevlerini ben de henüz tam oturtamamıştım. Öncelikle takımıma projemizin Birleşmiş Milletlerin SDG'lerinden(Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) 5.Madde olan Toplumsal Cinsiyet eşitliği olduğundan bahsettim. Projemizin adı Women inPower ve bizim projemize ülke çeşitliliği yaparak 20-25 kişi seçmemiz gerekiyordu. Bunun için başvurulardan bize uygun olan adaylarla mülakat yapıyorduk. Ben de ikinci toplantımda takım üyelerimden en istekli olan kişiye mülakat yaptırdım ve yanında tüm üyelerle beraber izledik. Kongrede şüphem ben uzaktayken takımın çalışma hevesinin azalacağıydı. 

 Kongre başladığında aklımda yeni takımım vardı. Hem eğitimlere katılıyordum hem de takımıma anlatacağım birçok bilgi edinmek hoşuma gidiyordu. Kongrenin ikinci günü takım üyelerimin 3'ü de birer mülakat yapmıştı. Ve daha kongredeyken 1 kişiyi seçmiştik bile! Dönemin ilk eşleşmesinin benim takımımdan gelmesi ve bunu daha hiçbir şeyi tam anlatmadan yapmaları benim en büyük gururum. Beni AIESEC'e ve incoming kısmına bağlayan hem kongreler hem de kendi takımım oldu. 

 İki aylık süreç sonrası yeni takımlar belirlenecekti ve benim takımımdan hiçkimse yazın Ankara'da olmayacağı için bizim projemizi başka takım üstlenecekti. Bütün eşleşmeleri gerçekleştirmiştik, yeni takımın tek görevi gelen kişilerle proje boyunca ilgilenmekti. Bebeği bakıcıya bırakmakla eşdeğer bir his oldu Aslı ve benim için. Diğer iki üyem yoğunluklarından dolayı AIESEC'i bırakma kararı aldı. Aslı ve ben Business Development takımında eşleşme kısmını tercih ettik. Manager olduğum takımda, takım ortağım Aslı ile AIESEC deneyimimiz bir süre daha devam etti.

Ancak, bazen insan artık fayda sağlayamadığı ve fayda görmediği ortamdan ayrılmalı. Biz de projemizi emanet ettiğimiz kurum projemizdeki misafirlerle yeteri kadar ilgilenmediği, emeğimizin karşılığını alamamaya başladığımız anda görevlerimizi sonlandırdık.

Yine de teşekkürler AIESEC Ankara, bana 3-5 mükemmel insan ve konfor alanımın dışında çalışmayı kazandırdın!











Hacettepe Üniversitesi İngilizce İktisat




Hayat, çocukken ileride ne olacağını hayal etmekle şekilleniyor bizim için. 5 yaşından beri Doktor olmak isteyen bir çocuğa, "ilerde çok değişecek meslek isteği. Öğretmen olmak ister Avukat olmak ister değişir." dediklerinde "Asla! Ben doktor olmak istiyorum" cevabını alırsınız. İşte ben de bahsi geçen çocuklardan biriydim ta ki lise son sınıfa kadar. İlköğretim ve lise hayatım boyunca başarılı bir çocuk oldum ama hiçbir zaman günü gününe çalışmayı beceremedim. Denemedim de açıkçası.

İlköğretim sonrası 3.Anadolu lisesi olan Mersin Mehmet Adnan Özçelik Lisesinde sayısal bölümdeydim. Dil derslerinde ve sayısal derslerinde başarım beni bu derslere çalışmaya motive etti hep. Ne zaman YGS-LYS maratonu için günü gününe çalışmak gerekti işte o zaman ben çalışmaktan vazgeçtim. YGS sonrası denemelerdeki üstün başarıma rağmen, motivasyon düşüklüğüm ve süreyi yetiştiremediğimden dolayı 40 bini görünce doktor olamayacağımı düşünüp, hedefimi Eczacılık olarak belirledim. Ancak çevremdeki insanların "Seneye girerim ya, bu sene olmaz" cümleleri benim çalışma motivasyonumu iyice bitirmişti. Ben de seneye tekrar hazırlanırım rahatlığıyla LYS için çok fazla çalışmadım yine de sadece denemelere girmeye ve okul ortalamam için çalışmaya devam ettim. Okul ortalamam sayısal bölümde 93'tü. Eczacılık bölümünden hala emin olamıyordum. Gerçekten hayalim o muydu, bilmiyordum bile. Tek bildiğim mühendislik yazmayacak oluşumdu. Hayallerim arasında olmamıştı çünkü sağlık dışında bir alan. Ama her zaman içten içe lider olmak, bir şirket sahibi olmak, saygı görme isteği duyuyordum. Arkadaşlarım arasında da lider olmanın getirdiği bir istekti bu. Babama çalışmaktan bıkıp, masa başı bir iş için hangi bölüm var diye sorduğumda İşletme İktisat cevabını almıştım daha LYS'ye girmeden önce. LYS'de kendimi denemek için sayısalın yanında TM bölümden de kendimi denemek istedim.

Sınav günü geldi çattı sadece kendimi denemeye girdiğim TM bölümünde hiç çalışmadan Edebiyatta çok sayıda soruyu işaretlemiştim. Edebiyat derslerine ilgim ve kitap-yazar ilişkilerini bilmek benim için büyük avantaj olmuştu. Coğrafya derslerini hiç sevmediğim için Coğrafyadan birkaç soru işaretleyip sınavda uyudum. Günler geçti sınav sonuçları gecenin bir yarısı açıklandı. Sonuçlar hiç istediğim gibi değildi. Sayısalda 43 bin, TM'de 34 bin'deydim. Eczacılık gelmediği için tercih yapmak istemiyordum. Bir akrabamız TM'de nerelerin geldiğini katalogdan kontrol etti ve Hacettepe İngilizce İktisat'ı görünce "Kesinlikle tam sana göre meslek Dila! Hem çok iyi bir bölüm hem çok iyi bir üniversite" dedi. O günden sonra tercih için öğretmenlerime danıştım ancak hepsi sayısalda mühendislik yazmamda ısrar ediyordu. Bendeki Ankara sevgisinden dolayı başka şehir tercih etmek bile istemiyordum. Hacettepe aklıma yatınca, bir sene daha çalışmak istemediğimden dolayı hemen tercih ettim. 

Hazırlık senemde İngilizce çok rahattı. Hem bol bol gezdim, hem çevre edindim. Ancak kendi bölümümden hep korkuyordum. Sayısal bölümün egosu hala eziyordu beni içten içe. Mühendislik bölümündekilerin, sizin bölümünüze burun kıvırdığı anda "Ben de lisede sayısaldım!" diye savunmaya geçiyordum kendimi. Ancak işin içinde şöyle bir sıkıntı vardı, benim bölümümü aşağılayan kişi zamanında benim sayısal sıralamamdan çok daha kötü bir sıralama yapmış ve ilk 10'da değerlendirelecek üniversitelerden birinde bile değildi. O gün anladım ki kendimi kimseye karşı savunmama gerek bile yoktu.

İlk seneyi geride bıraktığımda Hukuk, Uluslarası İlişkiler, İşletme, İktisat, Muhasebe gibi bir çok alanda dersler alıyorduk. Ekonomi bir bilim dalıydı ve bu bizi diğer İktisadi İdari Bilimler Fakültesindeki bölümlerden ayıran en önemli özellikti. Mezun olduktan sonra yöneleceğimiz bir çok alan vardı. Ayrıca ben bölümümdeki derslerden çok keyif alıyordum. Hem okul toplulukları, hem yurt dışı-yurt içi gönüllü programlarda görevler aldım. Yurt dışı deneyimi kazanmak ve bunu hayatım boyunca devam ettirebilmek için uluslarası ticaret yapan bir firmada yer almak hayallerim arasındaydı. Hayallerime bir adım daha yaklaşmak için ikinci üniversite programıyla Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Dış Ticaret de okuyorum aynı zamanda.

Bununla beraber birçok işi aynı anda idare edebildim.Bölümümden aldığım keyif benim sosyal aktivitelerimde motivasyonumun artmasına sebep oldu hep. Bu sebeple, sınav yoğunluğun yarattığı stresi azaltmak adına sanatsal faaliyetlerle de ilgilendim.

Ve fark ettim ki ben aslında kendime en uygun bölümdeydim.

Hacettepe ve İngilizce İktisat'a dair aklınızda ne varsa hepsi için bana danışabilirsiniz :)