AIESEC ve Liderlik Tecrübesi

  Hacettepe Üniversitesinde 1 sene hazırlık yılının ardından yaz tatili geldiğinde bölümle alakalı araştırma yapmaya başlamıştım. Hem Ankara'daki gezilecek yerleri, tiyatroları hem de öğrencilere yönelik toplulukları araştırıp listeledim. AIESEC de kendi arkadaş çevremin fotoğraflarında gördüğüm bir isimdi yalnızca. Sayfayı inceleyip kayıt bıraktığımda direkt geri dönüş yapmaları öğrencileri önemseyen bir topluluk olduğu izlenimini bıraktı bende. Ardından facebook sayfasından takip etmeye başladım. Eylül ayında tanışma toplantıları olduğuna dair bir form gördüm ve yakın arkadaşlarıma da haber verip formu doldurdum.

  AIESEC Tanışma Toplantısına iki yakın arkadaşımla beraber gittik. Tamamı gönüllü çalışan öğrencilerden oluşan bir topluluktu. Önce AIESEC'i ve kendi tecrübelerini tanıttılar bizlere. AIESEC Alümnileri, yönetim kurulu başkanı ve değişim yapmış kişileri ilham veren konuşmalarını dinledik. Başvurunun ikinci aşaması olan mülakata ben ve iki arkadaşım da davet edildi. Mülakat günü için "x hanım/bey" ile mülakatınız var diye arandık. E tabi öyle hanım/bey diyince biz giydik beyaz gömlek kalem etek, gergince gittik mülakata. Karşımızda gayet spor giyinen ve rahat görünen insanları görünce giydiklerimize pişmanlık yaşasak da rahat geçen bir mülakat ardından sonuç aşaması geldi. Ben olumlu cevap almıştım lakin diğer iki arkadaşım seçilemediği için kendi sonucuma pek de sevinemedim ve motivasyonum biraz düşük başladı bu yüzden AIESEC serüvenim. Çünkü başta gayet soğuk, insanları tanıyıp ona göre hareket eden ve katiyen yapmacık tavır sergilemeyen biriyim. Bu yüzden ilk izlenimim sanırım arkadaş canlısı görünmüyor :D

  İlk gün 5 saat süren eğitimde hem kendi okulumdan hem diğer üniversitelerden birçok kişiyle tanıştım. Ayrıca, AIESEC üyelerindeki profesyonel hava beni motive etmeye yetmişti. Sıra geldi takımlarımızın açıklanma zamanına. AIESEC bir dernek olduğu için, bir yönetim kurulu ekibi ardından her birim için birkaç takım lideri ve her liderin en az 3 kişiden oluşan takımları vardı. Benim takımım  Incoming Global Talent (Gelenler Taraflı Uzun dönemli Kurumsal Stajlar) birimiydi. Takımımda önceden tanıştığım kimse yoktu, diğer arkadaşlarım başka takımlara seçilmişti. Ancak kendi takımım gayet sıcakkanlı kişilerden oluşuyordu. IGT takımının geçmişte Ankara'nın büyük başarıları sebebiyle bir nevi HIGH GT olduğundan bahsettiler. Birkaç ay içinde HIGH GT polarım ile AIESEC'in motivasyon kongresi olan ATEMCO'ya katıldım. Benim için gerçekten çok büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Antalya'da gerçekleşen kongrede liderlik, kişisel gelişim ve dünya konularıyla ilgili ingilizce eğitimler ve workshoplar yanında yurtdışına çıkmadan önce yardımcı olacak Kültürel Hazırlık eğitimlerine katıldım ve 600'e yakın delege ve eğitmenle beraber eğlenceli ve öğretici bir tecrübe yaşadım. Tribe adı verilen 10 kişilik ekipte kendi şehrim dışında farklı LC'lerden hala görüştüğüm ve kısa sürede en güzel paylaşımları yaşadığım insanlarla tanıştım. ATEMCO'nun en güzel yanı benim için o insanlardı diyebilirim. Ayrıca kaldığımız otelde Samuel Eto'o da vardı tam gideceğimiz ana denk geldiği için uzaktan izlemekle yetinmiştik :D


                                                                                                                                  
Kongre sonrası motivasyonla liderlik başvurusu yaptım ve kendi birimimde Ocak ayında liderlik tecrübeme başlamış oldum. Bir buçuk ay tecrübenin ardından Yönetim Kurulu değişimi ve yeni üyelerin Mart ayında şubemize dahil olacağı için tekrar üyelik/liderlik başvuruları açıldı. Bu kez yine Incoming(Gelenler) tarafından kopmadan ancak Global Volunteer alanında lider seçildim.

 Yeni üyeler için tanışma toplantısı gerçekleştiği gün orada bir dönem önceki halimi diğer insanların yüzlerinde görmek bambaşka bir his. O yollardan geçtiğinizi hatırlamak, o heyecan...Mülakat dönemi ardından seçilen kişilerle tanışma günü geldiğinde diğer liderlerle beraber yeni takımımızla tanışmak için heyecanla eğitimlerin bitmesini bekledik.

 Ardından Incoming kısmına seçilen üyeler ve 5 liderle beraber ayrı bir alanda tanışma anına geldi sıra. Herkesin peçete rulosundan kopardığı peçete sayısı kadar kendi hakkında bilgi vereceği bir oyunla tanışmaya başladık. Sıra Aslıhan adında bir kıza geldiğinde en çok peçeteyi kopartan belki de bizi en korkutacak cevapları veren o oldu. Dışarıdan AIESEC'i çabuk bırakabilecek, insanların üzülmesini umursamayan bir kız gibi görünüyordu. Balığı üzgün olduğu için ölmesine göz yumduğunu anlattığı hikayenin ardından ortamı yumuşatmak için "Bu kızın lideri yandı valla diye nüktelerde bulundum, o kız hariç herkes eğlenmişti. Ve Yönetim kurulu üyemin bana bakışıyla anlamıştım ki o kız benim takımımdaydı... Aslıhan'dan kötü bir elektrik almamıştım aksine elektriğim başta tutmuştu. Tek korkum yaptığım nükteler üzerine bir lider olarak hem AIESEC'e hem kendime nasıl ısındıracağım yönündeydi.
 Kendi takımımın açıklanmasıyla takımıma önceden aldığım jelibonla beraber bir cafeye tanışmaya gittik. Jelibon alma sebebim her renk jelibonun farklı bir duyguyu simgelemesi, ve hangi renk jelibon yiyorsan o duyguyu hissettiğin bir hikayeyi anlatacak oluşundu. Takımım bu oyunla beraber hem farklı hikayeler anlattı hem birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk. ATEMCO tribe grubumdan sonra benim için en güzel tecrübe kendi takımımdaki insanlardı. AIESEC hayatımızda olmasa dahi sevip görüşeceğim insanlar edindim. Bir lider üye ilişkisinden çok yakın arkadaş ilişkisi diyebiliriz, sık sık birbirimizle uğraştığımız tatlı bir ekip olarak kalacak benim için. Beraber sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz, heyecanla beklediğimiz en güzel deneyim...Üstelik Aslı'yla ilk toplantıda bu konuyu konuşup tatlıya bağlamıştık. Ve bir spoiler vereyim Aslı hala benimle beraber AIESEC'e severek devam ediyor ve manager olduğum ekipte benim takım ortağım!


 Yeni takımımla ikinci toplantıya bavulumla katıldım. Bavul da AIESEC'in katılacağım ikinci kongresi NATCO içindi. NATCO, İstanbulda gerçekleşecekti. Kongreye gidecek oluşum toplantı yapmama engel olmadı çünkü takımı ilk başlarda daha yakından tanımak istiyordum ve en yakın zamanda görev bilinci oluşması için ne yapmaları gerektiğini anlatmam lazımdı. Ancak şöyle bir sorun vardı ki iGV alanında ben de yeniydim ve takımın tüm görevlerini ben de henüz tam oturtamamıştım. Öncelikle takımıma projemizin Birleşmiş Milletlerin SDG'lerinden(Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) 5.Madde olan Toplumsal Cinsiyet eşitliği olduğundan bahsettim. Projemizin adı Women inPower ve bizim projemize ülke çeşitliliği yaparak 20-25 kişi seçmemiz gerekiyordu. Bunun için başvurulardan bize uygun olan adaylarla mülakat yapıyorduk. Ben de ikinci toplantımda takım üyelerimden en istekli olan kişiye mülakat yaptırdım ve yanında tüm üyelerle beraber izledik. Kongrede şüphem ben uzaktayken takımın çalışma hevesinin azalacağıydı. 

 Kongre başladığında aklımda yeni takımım vardı. Hem eğitimlere katılıyordum hem de takımıma anlatacağım birçok bilgi edinmek hoşuma gidiyordu. Kongrenin ikinci günü takım üyelerimin 3'ü de birer mülakat yapmıştı. Ve daha kongredeyken 1 kişiyi seçmiştik bile! Dönemin ilk eşleşmesinin benim takımımdan gelmesi ve bunu daha hiçbir şeyi tam anlatmadan yapmaları benim en büyük gururum. Beni AIESEC'e ve incoming kısmına bağlayan hem kongreler hem de kendi takımım oldu. 

 İki aylık süreç sonrası yeni takımlar belirlenecekti ve benim takımımdan hiçkimse yazın Ankara'da olmayacağı için bizim projemizi başka takım üstlenecekti. Bütün eşleşmeleri gerçekleştirmiştik, yeni takımın tek görevi gelen kişilerle proje boyunca ilgilenmekti. Bebeği bakıcıya bırakmakla eşdeğer bir his oldu Aslı ve benim için. Diğer iki üyem yoğunluklarından dolayı AIESEC'i bırakma kararı aldı. Aslı ve ben Business Development takımında eşleşme kısmını tercih ettik. Manager olduğum takımda, takım ortağım Aslı ile AIESEC deneyimimiz bir süre daha devam etti.

Ancak, bazen insan artık fayda sağlayamadığı ve fayda görmediği ortamdan ayrılmalı. Biz de projemizi emanet ettiğimiz kurum projemizdeki misafirlerle yeteri kadar ilgilenmediği, emeğimizin karşılığını alamamaya başladığımız anda görevlerimizi sonlandırdık.

Yine de teşekkürler AIESEC Ankara, bana 3-5 mükemmel insan ve konfor alanımın dışında çalışmayı kazandırdın!











Hacettepe Üniversitesi İngilizce İktisat




Hayat, çocukken ileride ne olacağını hayal etmekle şekilleniyor bizim için. 5 yaşından beri Doktor olmak isteyen bir çocuğa, "ilerde çok değişecek meslek isteği. Öğretmen olmak ister Avukat olmak ister değişir." dediklerinde "Asla! Ben doktor olmak istiyorum" cevabını alırsınız. İşte ben de bahsi geçen çocuklardan biriydim ta ki lise son sınıfa kadar. İlköğretim ve lise hayatım boyunca başarılı bir çocuk oldum ama hiçbir zaman günü gününe çalışmayı beceremedim. Denemedim de açıkçası.

İlköğretim sonrası 3.Anadolu lisesi olan Mersin Mehmet Adnan Özçelik Lisesinde sayısal bölümdeydim. Dil derslerinde ve sayısal derslerinde başarım beni bu derslere çalışmaya motive etti hep. Ne zaman YGS-LYS maratonu için günü gününe çalışmak gerekti işte o zaman ben çalışmaktan vazgeçtim. YGS sonrası denemelerdeki üstün başarıma rağmen, motivasyon düşüklüğüm ve süreyi yetiştiremediğimden dolayı 40 bini görünce doktor olamayacağımı düşünüp, hedefimi Eczacılık olarak belirledim. Ancak çevremdeki insanların "Seneye girerim ya, bu sene olmaz" cümleleri benim çalışma motivasyonumu iyice bitirmişti. Ben de seneye tekrar hazırlanırım rahatlığıyla LYS için çok fazla çalışmadım yine de sadece denemelere girmeye ve okul ortalamam için çalışmaya devam ettim. Okul ortalamam sayısal bölümde 93'tü. Eczacılık bölümünden hala emin olamıyordum. Gerçekten hayalim o muydu, bilmiyordum bile. Tek bildiğim mühendislik yazmayacak oluşumdu. Hayallerim arasında olmamıştı çünkü sağlık dışında bir alan. Ama her zaman içten içe lider olmak, bir şirket sahibi olmak, saygı görme isteği duyuyordum. Arkadaşlarım arasında da lider olmanın getirdiği bir istekti bu. Babama çalışmaktan bıkıp, masa başı bir iş için hangi bölüm var diye sorduğumda İşletme İktisat cevabını almıştım daha LYS'ye girmeden önce. LYS'de kendimi denemek için sayısalın yanında TM bölümden de kendimi denemek istedim.

Sınav günü geldi çattı sadece kendimi denemeye girdiğim TM bölümünde hiç çalışmadan Edebiyatta çok sayıda soruyu işaretlemiştim. Edebiyat derslerine ilgim ve kitap-yazar ilişkilerini bilmek benim için büyük avantaj olmuştu. Coğrafya derslerini hiç sevmediğim için Coğrafyadan birkaç soru işaretleyip sınavda uyudum. Günler geçti sınav sonuçları gecenin bir yarısı açıklandı. Sonuçlar hiç istediğim gibi değildi. Sayısalda 43 bin, TM'de 34 bin'deydim. Eczacılık gelmediği için tercih yapmak istemiyordum. Bir akrabamız TM'de nerelerin geldiğini katalogdan kontrol etti ve Hacettepe İngilizce İktisat'ı görünce "Kesinlikle tam sana göre meslek Dila! Hem çok iyi bir bölüm hem çok iyi bir üniversite" dedi. O günden sonra tercih için öğretmenlerime danıştım ancak hepsi sayısalda mühendislik yazmamda ısrar ediyordu. Bendeki Ankara sevgisinden dolayı başka şehir tercih etmek bile istemiyordum. Hacettepe aklıma yatınca, bir sene daha çalışmak istemediğimden dolayı hemen tercih ettim. 

Hazırlık senemde İngilizce çok rahattı. Hem bol bol gezdim, hem çevre edindim. Ancak kendi bölümümden hep korkuyordum. Sayısal bölümün egosu hala eziyordu beni içten içe. Mühendislik bölümündekilerin, sizin bölümünüze burun kıvırdığı anda "Ben de lisede sayısaldım!" diye savunmaya geçiyordum kendimi. Ancak işin içinde şöyle bir sıkıntı vardı, benim bölümümü aşağılayan kişi zamanında benim sayısal sıralamamdan çok daha kötü bir sıralama yapmış ve ilk 10'da değerlendirelecek üniversitelerden birinde bile değildi. O gün anladım ki kendimi kimseye karşı savunmama gerek bile yoktu.

İlk seneyi geride bıraktığımda Hukuk, Uluslarası İlişkiler, İşletme, İktisat, Muhasebe gibi bir çok alanda dersler alıyorduk. Ekonomi bir bilim dalıydı ve bu bizi diğer İktisadi İdari Bilimler Fakültesindeki bölümlerden ayıran en önemli özellikti. Mezun olduktan sonra yöneleceğimiz bir çok alan vardı. Ayrıca ben bölümümdeki derslerden çok keyif alıyordum. Hem okul toplulukları, hem yurt dışı-yurt içi gönüllü programlarda görevler aldım. Yurt dışı deneyimi kazanmak ve bunu hayatım boyunca devam ettirebilmek için uluslarası ticaret yapan bir firmada yer almak hayallerim arasındaydı. Hayallerime bir adım daha yaklaşmak için ikinci üniversite programıyla Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Dış Ticaret de okuyorum aynı zamanda.

Bununla beraber birçok işi aynı anda idare edebildim.Bölümümden aldığım keyif benim sosyal aktivitelerimde motivasyonumun artmasına sebep oldu hep. Bu sebeple, sınav yoğunluğun yarattığı stresi azaltmak adına sanatsal faaliyetlerle de ilgilendim.

Ve fark ettim ki ben aslında kendime en uygun bölümdeydim.

Hacettepe ve İngilizce İktisat'a dair aklınızda ne varsa hepsi için bana danışabilirsiniz :)